Ana içeriğe atla

Kayıtlar

kalem etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ZULÜM ÇİÇEĞİGİLLERDEN

Fazla gelesi var her şeyin. Bir zeytinin, bir ekmeğin, hiç suyun. Bir ayıbın, bin kere kayıbın. Fazla çalışan organlarının, ifrağındadır hüner. Derim ki:   ‘özlemlerine yolculuk et’ ey can, şükret. Bana öyle bir yağmur yağdırın ki ben yüz yıl harman gezeyim. Tohumlarımı, bakır tencerenin terleyen yağından, kevgirle toplayın. Kafamı bir bardağa sığdırın da sekiz yaşında savaş görmeyeyim. -Yirmidokuz güneşli bir gökyüzünde, canım bulanır hayasızcasına. Öyleyse, güneş kusar, ben içerim. – Ele ayıp, güne doğan. Nüksettin, deşne-i subh ! Evvela beni götür, ardımı bileyim. Bir, iki, üç ! Say evlerini, bağını, kara yoldaşını. Sar. Öyle ki, beni kimse, müdürlüğe kadar yükseltemesin. Ölçemeyelim ki fazla gelmesin. Bir şey değişsin. Şu kuşların dağı, bir gülün dalı, bir yörenin toprağı, bahar yanığı, güz savruğu.  Arzın talebi, kalemin kuvveti ile, yürü !                  ‘’Çingene diasporası’’   Kemikleri sayılan çocukların ölüm çığlıklarını işit. Ne çeşit bir yaratımın