Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ZATEEN, KÖTÜ SEVİŞİYORDU !

kötü sevişen sevgililer, bazen işinize gelebiliyor. yakın çevremde bunun örneğini pek çok kere gördüm. kadın aşkından ölüyor ancak o an, onun aşk acısını biraz olsun hafifletecek tek şey bu cümle oluyor: '' zaten kötü sevişiyordu. '' -görüntüde sümüklü peçeteler, makyajı akmış bir kadın. zihinde tutkuyla sevişmeye çalışan tecrübesiz aşıklar.- ama nasıl bir psikolojik orgazm bu cümleleri söylerken içten içe. ulaşamadığı her orgazmın acısını çıkartırcasına adeta. aşk acısının acısını çıkartırcasına. güzel bir koz bahsettiğimiz. sevgiliyken pek değil tabii o çok başka bir konu.

çılgınca dinlediklerimden.

'' Can someone tell me if it's wrong to be so mad about  You  Mad about you   Mad  Are you the fishy wine that will give me  A headache in the morning  Or just a dark blue land mine  That'll explode without a decent warning ''
beatles'ın en sevdiğim şarkısı her zaman while my guitar gently weeps kalacak arkadaşlar, ne yapayım. elimde değil.

who's seen jezebel?

çoğunluğun bildiği şeylerden bir şeyler.
Masadan kalktığımızda -ki hep birlikte kalkarız- konuşmamamız için bir sebep kalmayacak artık. O belki kalemini elinde sallamaktan vazgeçecek, belki kalem kusacak. İstifra edecek dersek daha kibar olacağımızın bilincindeyiz ama bizi kendimizle yalnız bırakın. Ben belki parmaklarımın uçlarını hissetmeye başlayacağım. Burada kibar olunması gereken bir durum yok. Biz bunları önemsemiyoruz. Önemsediğimiz şeyler daha çok cisimlerin renkleriyle ilgili. Aslına bakarsanız, kendime gözlüğüme yaptığım eziyetten daha fazlasını yapıyorum. Velhasıl, mutluluk benim için dağlarda, çiçeklerde, böceklerde ve hatta karınca yuvalarında. Onları deşmemek, tabii ki tercihim. Bu daha suya batırıldıktan sonra yalanan lolipop. Gel gör ki, Türkiye'de yaşayan Ayşe Yılmaz isimli kadınların sayısından daha çok şeye üzülmem gerektiğinin farkındayım. - Kırılan kulaklıklar - Kırılan tahta taraklar - Kırılan gözlükler - Kırılan gözlük kapları - Annemin, babamın bana aldığı ilk çantayı 4 yaşındaki kuze...

taslaklarda kalmamalı

Çok şeyler yazmak isteyen bir şair bulanıklığı. Belki de çok şeyler çizmek istiyordu, kim bilir ? Ben bilemem. Bunu bilme ihtimalim, caddede kokusuyla yürüyen bir insanın parfümünü bulabilme ihtimalimle aynı. Ve yazar bir parfüm gibi dağıldı. Başlaması için hala çok geç değil. Çok uzaklarda küçük bir kuşken de başlayabilirdi. Amma ve lakin o zamanlar bilmiyordu bir kağıt kokusunun güzelliğini. Hakikaten, kağıtlar güzel kokar. Kalemler de. Onlar sevişirlerken, yazar tatmin olur. Bir yazar ender tatmin olur. Bir kadın belinin kıvrımından ziyade, silinen ufacık bir kelimeyle. Beyninde yerler kaplayan bir kelimeyle. Beyinde yerler kaplayan kelimeler.Ve ''dinliyor musun ?'' diye sorarlar usulca. Sen onlara, her defasında tanımadığın bir sese duyduğun ürpertiyi duyarsın. Kelimeler delicesine akıllıdırlar. Her defasında farklı sesler, farklı harfler. Ve virgülü nereye koyacağını bilemeyen bir beynin sorumluluğu. Ama hep aynıdırlar. Yazar düşünür bazen, ancak bir solucan kadar ...